Yorgun benliğimin
kimsesizliği…
Yine yalnızlık ve yine soğuk odalar… Ne üzerini örten ne de
tatlı hikâyeler anlatan var. Bir yaşam hikâyesi demeden yol almamız. Bomboş
sokak gibi dört duvar efsanesi… Yürüyen mazlumun haykırması… O anda tebessümle bakan o mahsul sevgili… Dünyada
ki prestijini ayaklar altına alarak,
beşere yalvarman… Sebepsiz aşkların sebebi olmadan içine hançer
saplayarak vurup gitmeleri… İşte bunlar bizim kanımızda olan, çarşaf üstü
tebessümlü görüntüler… Ve daha sonra manalı bakışlarla geçmişi hatırlayarak ufak
ufak tebessümlerimizin oluşması… Ne kadar tuhaf bu yaşadığımız esrarengiz
hayat. Kimin ne örtüde olduğu belli olmadan perdelerle ahenk kurmak… O perde de
bir hayat örtüsünü hayal etmek… Peki, bize anlatılan o abartılı Leyla ile
mecnun hikâyeleri veya beden aşkından kavrulan aslı ile keremin hikâyesine ne
oldu?
Ben, benimle yaşanılan ana bakarım cümlesine ne oldu. Bunu
tercih ettik velâkin hep kaybeden de bizler olmadık mı? Ne kadarda bu süslü
abartılı ve paha biçilmez bozulmuş edebiyatı kınasam da ona köle kalıyorum.
Aşk, kesiyor lal olan dudaklarımı. Susturuyor ahenk kuran gönlümü… Bir türlü
konuşmaz oluyor… Cümleleri zor kuran dudağıma… Aşk, yorgun bir gemi gibi bizi
yavaş yavaş pişirerek, acının o tatlı yüzünü göstermeye çalışıyor. Her darbe
vurulduğunda biraz daha eskiyor ve bizleri kendisiyle beraber eskitiyor…
İşte yine sarıyor etrafımı zifiri gönlümde yalnızlık, bir
oraya bir buraya savuruyor beni… Her savurduğunda benden bir şey kendisiyle
götürüyor…
Evet, biraz sıkıldık sanki J
Başka konulardan bahsedelim. Yok, yok bu konunun bağlantısını bulalım. Aranızda
bazıları şunları diyiyor:
-
“Bu ne saçmalık! Ben aşka inanmıyorum.” Der.
-
Biride , “ben bu yazılanlara inanmıyorum. “Demek
üzere…
Bazıları da hakkaten doğru söylüyor. Evet, arkadaşlar…
Bizler neyin ne olduğunu kavrayacak yaşta olduğumuzu düşünüyorum. Gel gelelim
kuru fasulyenin faydalarına…J
Aşkın binlerce tanımı olmakta ki aşk iki kavrama ayrılır. Birincisi; beden
aşkı… Diğeri ise; ruh aşkı… Bunları açıklayalım. Beden aşkı: Kısacası şıpsevdi,
heves aldıktan sonra umurunda olmayan veya adı üstünde genotiplerine bakarak
fenotipini tahlil etmesi… Umarım gerekli açıklama olmuştur. Kabul edenler %90,
etmeyenler &10, kabul edilmiştir.J
Ruh aşkına gelelim. Ya bu çok ağır bir konu diğer yayında yazmak istiyorum ama
yinede biraz yazayım. İlk bakış ve ilk kalp mührü ile başlar. Bir servetin yok
oluşuna gülen ve sadece bir damla suya muhtaç olan şahıslara denir. Evet, bedenden
uzak gönül bağı kurmaktır asıl sevmek! Bu aşk var mıdır acaba diye merak
ediyorum. J
Ya sıkıntımız bitti ise devam edelim. Sakın üfleyip, oflamayın!
Tamam, tamam bir şey demedim.
Sokaklar yalnız ben suskun, sevdalar hasret bekler, gönüller
aşk kokusu arar, bahtında bir diyar bekler, gönüller alay edilse de neye yarar…
Yine etrafımı derin bir yalnızlık kaplıyor. Suskun bakan bir
kız yok artık. Özlemi ile sevgisiyle bana sadık olan o dehşetli sevgili yok. Kumar
masasında bıraktığım dumanım ve o dumanımda titrek harfler yok artık. Hadi
şimdi git başımın belası olan yalnızlık… Nevm-i Aşkın yazarı Hikmetullah Yetkin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder