Stresin ilk akıntısında bir amaç
bulunmadığını bizlerde bilmekteyiz. Stresli yaşam olaylarının genelde
depresyonun ilk kez ortaya çıkışında olduğunu daha sonra görülen ataklarla bir ilişkinin
bulunmadığını ortaya koymuştur. Yaşantımızda stresin çok önemli bir yer
kapladığının ve o streste manevi hasarlar yarattığını görmekteyiz. Öne sürülen
teoriye göre ilk atağa eşlik eden stres beyinde kalıcı değişiklikler yapmakta
ve bu da hastalığını tekrarlanmasına yol açmaktadır. Zaman içinde stres yaratan
durum ortadan kalksa da hastalık kendiliğinden tekrar ortaya çıkabilmektedir.
Genelde küçük yaşta anne ve babalarını kaybedenlerde yaşamın ileri yıllarında
depresyon ortaya çıkma şansı fazladır. Hele hele eşini kaybeden veya boşanan
kişilerde depresyon en yüksek seviyededir. Bunların yanı sıra aile içinde
sorunların olması direk depresyona yol açmasa da iyileşme süresini ve
psikolojik takıntılarını artırmaya, kendini sürekli sıkıntı içinde görmeye
başlar. Sebepsiz yere sıkıntılarının gelmesine ve organlarının düzensiz bir
şekilde çalışmasına aşırı kilo kaybına yol açmaktadır. Depresyona yol açan direk bir hastalık öncesi
kişilik tanımlanamamıştır. Belirli durumlar ortaya çıktığında herkes depresyona
girebilir. Stres yaratan durum kişiye göre değişmektedir. Sizi hiç etkilemeyen
bir durum bir başkasında ağır stres yaratabilir. Kişinin benlik saygısını zedeleyen
durumlar en çok depresyona yol açan stresörlerdir. Psikanalistler depresyonu
farklı dinamikte anlatmaktadır. Onlara
göre genelde kendisinden beklentisi yüksek olan ve ideallerini gerçekleştirememiş
insanlarda depresyon fazladır, bu kişiler kendi istediklerini gerçekleşmekten
ziyade başkalarını mutlu etmeye çalışırlar veya hayattan beklentileri fazladır
ve bunu gerçekleştiremeyeceklerini anlamışlardır. Bu terapi süresince etkili
olur. Kendilerini yorgun ve bitkin bir halde görürler. Öğrenilmiş çaresizlik
teorisine göre kişi hayatının kontrolünü kaybettiğinde depresyona girer. Yine
kişinin hayata kötümser bakması, kendisinin hep olumsuz olarak görmesi, yaşamış
olduğu tecrübelerini hep olumsuz olarak değerlendirmesi depresyon geçiren
kişilerde sık görülen özeliklerdir. Kendisini farklı gördüğü sürece hiçbir şey
yapamaz. Bu depresyonu en aza indirmek için, sevmediği elementleri veya
hareketleri yapması daha uygun görülür. Eğer bu depresyonu yok etmek
istiyorsak, daima kendimizi motive etmemiz gerek… (Ben iyiyim, mükemmelim, ben
her şeyi başarırım, benden iyisi olamaz vb) olumlu düşünceleri aklımızda
tasarlamamız gerekir. Unutmayın bütün hastalıklar psikolojik açıdan başlar…
Nevm-i Aşk’ın Yazarı Hikmetullah
Yetkin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder