Zaman
aşımına uğrayan bir ülkenin, zamansız yolcularına seslenelim.
Kürt
ve Türk cemiyetlerin bir türlü kavuşamadığını, bir birilerinin etlerini
kemirmekten başka bir şey yapmadıklarını görüyoruz. Yeter yeter artık bir birinizi
yemekten bıkmadınız mı?” Kürt: Ben demokrasinin temelini ve Kürdistan topraklarını
istiyorum. Türk: Benim ülkemde yaşamak istiyorsanız? Yaşayın! Ama zarar vermeyin
ve toprak istemeyin!” derler. Sonları ne
olacak? Neler onları bekleyeceğini daha bilmiyorlar. Bugün, Amerika neden Kürt
ve Türk halkının arasını bozuyor veya neden iki taraflı yelpaze madunda oynuyor.
İyi oldukları için mi? Tabi ki hayır. İki kabileyi (halkı) bir birilerine
düşürüp, ülkenin kaynaklarını almak istiyor.
Ermenin tek sorunu bu ülkeyi ele geçirmek değil mi? Bu ülkeyi
istemesinin en büyük etkeni atalarının savaştığı yeri almak değil mi? Bizler neler
yapıyoruz. Ancak taş atıyoruz. Millete zarar veriyoruz. Biz bu kadarız işte… Bizler
bu ülkeyi farklı amaçlar doğrultusunda kullandıkça onlar bize biraz daha yakın
olacaklar. En büyük hamleyi onlar yapacaklar siz uyumaya devam edin. Onlar nede
olsa alırlar. Siz yastığınızın altındaki Ergenekon uşakları gibi görünen
akrepleri atmadıkça, onlarda size ninni söylemeye devam edecektir.
Bazı yazılarımdan dolayı
SIAE ve devrimci diye tabir edilen
insanlar. Özgürlüğümü ölümle tehdit ediyorlarsa veya Amerika, İsrail’e
yazılarımdan dolayı yüklendiğim için kınıyorlarsa… Kınasınlar…
Kürt halkım neden bu halde? Peki, Türk halkım
neden asimile? Bunu hiç kendinize sordunuz mu? Hayır. Ancak, biriniz kalksın
desin; “Erdoğan ayağıma çermik attı.” Diğeriniz; “Yok biz değil. O önce çermik
attı.”
Söyleyin meslektaşlarım. Oturduğunuz yerde rant elde etmek için,
siyasi kuruluşları övüyorsunuz da… Neden bir gün olsun ülkenin geleceği için
adım atmıyorsunuz? “Bazılarınız ben ülke için çok şey yaptım.”Demekte…
Ne yaptın! Söyle de bende bileyim. Eğer
tek yönlü kukla olmak istiyorsanız. Olun! Nede olsa market kapılarında bolca
yazıyor. Deneyimli eleman alınacaktır.(Sadece meslektaşlar için geçerlidir. O
alan da çalışanlar için değil!) Kozlarınız varsa gelin ortaya dökelim.
Halen Halepçe söylüyorsunuz? Roboski katliamı söylüyorsunuz? Veya
halen Kemalist cemaat Amerika yandaşı söylüyorsunuz?
Neden Filistin, Suriye, Çin söylemiyorsunuz?
Karıncalar, önce küçük toprakları atarlar ve daha
sonra büyük toprakları atmaya çalışırlar… Siz bırakın büyük toprakları, daha
küçük toprakları atamıyorsunuz? Bir de pişmiş kelle gibi “biz; hak, hürriyet, devlet,
demokrasiden yanayız.” diye söylüyorsunuz. Boşuna söylemeyin! Çünkü ülkemizde
söylediklerinle yönetilmemektedir. Şayet, yönetilseydi bu halde mi olurdu? Büyük
siyasetçiler(Büyük gibi görünenler) ihale peşinde. Küçük siyasetçiler, bende
acaba nasıl kısa yoldan çalabilirim. Çabasında… Peki, bu halkın suçu ne?
Bir gerçek daha var oda…
Kürdistan diye tabir edilen ülke yok! Sadece
belirli bir bölgede kabileleri bulunmakta… Bu kabilede, çok acı çekti. Kendi
özgürlükleri için, ailelerinden vazgeçtiler. Ama acı da çektirdiler.
Bizim için; ister Kemalist olsun, isterse de
devrimci… Bu ülke’nin sorunlarını çözemedikten sonra neye yarar. Kürtlerin dini
zer-duş değil! Türklerin dini de Hıristiyan olamaz. Sadece KÜRTÇÜ’lerin (
Zer-duş), TÜRKÇÜ’lerin (Hıristiyan) olur. Bu
söylemleri onlar hak ediyor, benim Kürt ve Türk halkım değil!
Bu ülkeyi ya siz adam gibi yönetin ya da adam gibi Amerika’nın
akreplerine baş eğin!
Bunu bilin ki bizde sadece insanlık sorunu var. Kürt,
Türk, Laz, Ermeni bu ülkede bizim için aynı… Bugün A partisi gider. B partisi gelir.
Bu dünya da siyaset uğruna neden bizler bedel ödemekteyiz. Bırakın Halepçe’yi… Bırakın Kemalistçiyi, Kürt
ve Türk, Laz, Faşist düşünceyi bırakın! Biraz bu hayatın neden bize verildiğini
düşünün… Diğer ülkelerde siyaset gündemde değilken, bizlerde de hayat siyaset
üzerine kurulmuş şekilde… Bu ayakları bırakın!
“En büyük aptallığımız. İnsanlara aşırı yol vermemizdir.”
Nevm-i Aşk’ın Yazarı Hikmetullah Yetkin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder